Organ Bağışı Konusunun Hukuki Altyapısı


Organ Bağışı Konusunun Hukuki Altyapısı
Organ Bağışı Konusunun Hukuki Altyapısı – Türkiye Uygulaması
1. Giriş
Organ bağışı ve organ nakli, tıbbın en ileri tedavi yöntemlerinden biri haline gelmiştir. Özellikle son dönem organ yetmezliklerinde, organ nakli çoğu zaman tek kurtarıcı yöntemdir. Ancak organ nakli yapılabilmesi için yeterli sayıda organ bağışı olması gerekir. Bu ihtiyaç doğrultusunda, devletler organ bağışıyla ilgili etik, hukuki ve tıbbi düzenlemeleri hayata geçirmiştir. Türkiye’de de organ bağışı konusu ayrıntılı şekilde düzenlenmiş, ceza hukuku, idare hukuku ve özel hukuk boyutlarıyla ele alınmıştır.
2. Organ Bağışının Tanımı ve Hukuki Niteliği
Organ bağışı, bir kişinin sağlığında ya da ölümünden sonra, organ ve dokularını, başka hastaların tedavisinde kullanılmak üzere gönüllü olarak bağışlamasıdır. Bu bağış işlemi hem şahıs varlığına ilişkin bir tasarruf olarak değerlendirilmekte, hem de tıbbi müdahale ve rıza kavramları kapsamında ele alınmaktadır.
Türk hukukunda organ bağışı, kişinin bedeni üzerindeki sınırlı tasarruf hakkının bir yansımasıdır. Kişi, beden bütünlüğü üzerinde doğrudan hak sahibi olsa da, bu hakkın mutlak olmadığı, kamu düzeni, genel sağlık ve başkalarının haklarıyla sınırlanabileceği kabul edilmiştir. Bu çerçevede organ bağışı da gönüllülük esasına dayanmakla birlikte devletin denetiminde ve belirli kurallara bağlı olarak yapılabilir.
3. Organ Bağışının Yasal Dayanakları
3.1. 2238 Sayılı Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanun
Bu kanun, Türkiye’de organ bağışının ve naklinin temel yasal düzenlemesini oluşturur. 1979 yılında yürürlüğe giren bu yasa, hem canlıdan hem de kadavradan organ alımına ilişkin esasları belirlemektedir.
Bu kanuna göre:
18 yaşını doldurmuş ve akıl sağlığı yerinde olan herkes, organlarını bağışlama hakkına sahiptir.
Organ bağışı, noter huzurunda veya sağlık kuruluşunda, iki tanık önünde alınacak yazılı beyanla geçerlilik kazanır.
Kişi, ölümünden sonra organlarının alınmasını istememişse, ailesinden yazılı onay alınması zorunludur.
Organ ve doku nakli yalnızca tıbbi gereklilikler doğrultusunda yapılır ve ticari amaç güdülemez.
Organ alımı için, ölümün “beyin ölümü” şeklinde gerçekleşmesi ve bu durumun yetkili uzman hekimlerce belgelenmesi şarttır.
Kanun, özellikle organ ticaretini yasaklamakta ve rızaya dayalı bağış sistemini benimsemektedir.
3.2. 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu
Organ bağışı ve nakliyle ilgili hukuki altyapıyı tamamlayan en önemli ikinci kaynak, Türk Ceza Kanunu’dur. Bu Kanun, yasa dışı organ ticaretini, cebir ve tehdit yoluyla organ alımını, etik kurallara aykırı organ teminini suç saymıştır.
TCK'nın ilgili düzenlemeleri şunlardır:
Organ veya doku ticareti yapmak, buna aracılık etmek veya rıza olmadan organ almak, hapis ve adli para cezası ile cezalandırılır.
Organ bağışı amacıyla kişiye baskı, tehdit veya aldatma uygulanması halinde cezalar artırılır.
Suçun kamu görevlileri tarafından işlenmesi durumunda nitelikli hal söz konusudur ve ceza daha da ağırlaştırılır.
3.3. Hasta Hakları Yönetmeliği
Hasta Hakları Yönetmeliği, hastaların kendi vücutları üzerinde karar verme haklarını teminat altına alır. Bu bağlamda:
Kişi, organlarını bağışlama ya da bağışlamama hakkına sahiptir.
Organ bağışına dair karar vermeden önce, kişi yeterince bilgilendirilmelidir.
Bilgilendirilmiş rıza olmaksızın tıbbi bir işlem yapılamaz.
4. Organ Bağışı Türleri
4.1. Canlıdan Organ Bağışı
Canlı vericiden alınan organ, yalnızca bazı organlarla sınırlıdır (örneğin: böbrek, karaciğerin bir kısmı, akciğerin bir lobu gibi). Canlıdan bağışlarda şu şartlar aranır:
Bağış yapacak kişi 4. dereceye kadar kan ve kayın hısmı olmalıdır.
Akrabalık yoksa etik kuruldan izin alınması gerekir.
Organı verecek kişi, rızasını açık, serbest ve yazılı biçimde beyan etmelidir.
4.2. Kadavradan Organ Bağışı
Kadavra donörden organ alınabilmesi için kişinin beyin ölümünün gerçekleşmiş olması şarttır. Beyin ölümü, tüm beyin fonksiyonlarının geri dönüşsüz olarak sona ermesidir. Beyin ölümü, yoğun bakım koşullarında, yetkili uzman hekimlerce düzenlenen resmi raporla belgelenir.
Eğer kişi, sağlığında organlarının bağışlanmasını istememişse, ölüm sonrası organ alımı için birinci derece yakınlarının rızası gerekir. Kişi sağlığında açıkça bağışladığını belirtmişse, ailenin rızası aranmaz.
5. Organ Bağışı Sisteminin Hukuki Özellikleri
Türkiye’de organ bağışı, rıza temelli sistem ile yürütülmektedir. Bu sistemde birey, organlarını bağışlayıp bağışlamamakta özgürdür. Ancak kişi sağlığında bir beyanda bulunmamışsa, ölüm sonrası bağış için ailesinin kararı esas alınır.
Rıza sisteminin yanında bazı ülkelerde uygulanan "varsayılan rıza sistemi" (opt-out) Türkiye’de geçerli değildir. Bu sistemde, kişi sağlığında aksi yönde beyan vermemişse, öldüğünde organları alınabilir kabul edilir. Türkiye, etik nedenlerle açık rızaya dayalı sistemi tercih etmiştir.
6. Organ Ticareti ve Hukuki Yaptırımlar
Organ bağışı, tamamen gönüllülük ve insan onuruna saygı temelinde yürütülmelidir. Bu nedenle Türk hukukunda organların alım-satımı kesinlikle yasaktır. Organ ticaretiyle ilgili olarak:
Suçun tespiti halinde faile 5 ila 9 yıl arasında hapis cezası ve adli para cezası uygulanır.
Tıp personeli ve sağlık kurumlarının da bu suça iştirak etmeleri durumunda, lisans iptali dahil idari yaptırımlar da gündeme gelir.
Ceza hukuku yanında, etik ve disiplin hukukuna göre de sorumluluk doğar.
7. Dinî, Etik ve Sosyal Boyut
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yapılan açıklamalara göre, organ bağışı İslam dinine göre caizdir. Başkasının hayatını kurtarma amacıyla yapılan organ bağışı, "sadaka-i cariye" olarak görülür. Ancak burada da, bağışın gönüllülük esasına dayanması ve ticari bir menfaat içermemesi şarttır.
Etik açıdan da organ bağışı, insan hayatına değer vermek, toplumsal dayanışmayı güçlendirmek ve yaşam hakkına katkıda bulunmak olarak değerlendirilir.
8. Uygulamadaki Sorunlar ve Hukuki Öneriler
Türkiye’de organ bağışı yasal olarak düzenlenmiş olsa da uygulamada bazı sorunlar mevcuttur. Özellikle halkın yeterli bilinç düzeyine sahip olmaması, beyin ölümü tanısında gecikmeler ve ailelerin rıza vermemesi gibi durumlar, organ nakli sayısının düşük kalmasına neden olmaktadır.
Bu bağlamda öneriler:
Toplumda organ bağışına yönelik bilinç artırıcı kampanyalar yapılmalı,
e-Devlet ve e-Nabız gibi dijital platformlarda bağış beyanı yapılabilir hale getirilmeli,
Etik kurulların daha hızlı karar alması sağlanmalı,
Beyin ölümü tanısı konusunda sağlık personeline yönelik eğitimler artırılmalıdır.
9. Sonuç
Organ bağışı, sadece tıbbi bir işlem değil, aynı zamanda insani ve hukuki bir sorumluluktur. Türk hukuk sistemi, organ bağışı konusunda uluslararası standartlara uygun, insan haklarına dayalı ve etik ilkelere bağlı bir sistem benimsemiştir. Ancak sistemin etkinliği, yalnızca yasal düzenlemelerle değil, aynı zamanda halkın bilinç düzeyi ve kamu politikalarıyla da doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle hukuki altyapı kadar, toplumsal farkındalık da önemlidir.
Yorumlar (0)