Güncel Hukuk Haberleri8 dakika okuma

İslam Hukuku ile Türkiye Hukukunun Karşılaştırılması: Bir Bakış Açısı

Adem Dege
Adem Dege
YÖNETİCİ1 ay önce
İslam Hukuku ile Türkiye Hukukunun Karşılaştırılması: Bir Bakış Açısı

İslam Hukuku ile Türkiye Hukukunun Karşılaştırılması: Bir Bakış Açısı

Türkiye Cumhuriyeti, köklü bir tarihsel dönüşümle birlikte hukuk sisteminde önemli değişiklikler yaşamış bir ülkedir. Bu dönüşümün en belirgin özelliklerinden biri, geleneksel İslam Hukuku (Fıkıh) esaslarından ayrılarak modern, seküler bir hukuk düzenine geçiş yapmasıdır. Ancak bu, İslam hukukunun tamamen etkisiz kaldığı anlamına gelmez; geçmişten gelen bazı izler ve kültürel etkileşimler hala mevcuttur.


Temel Farklılıklar: Kaynak ve Felsefe

İslam Hukuku (Fıkıh): İslam hukuku, kaynağını öncelikli olarak ilahi metinlerden alır. Temel kaynakları şunlardır:

  • Kur'an: İslam'ın kutsal kitabı, hukukun ana kaynağıdır.

  • Sünnet: Hz. Muhammed'in sözleri, fiilleri ve onayları.

  • İcma: İslam bilginlerinin belirli bir konuda fikir birliğine varması.

  • Kıyas: Kur'an ve Sünnet'te hükmü bulunmayan bir konuda, benzer bir meseledeki hükmün gerekçesinden yola çıkarak hüküm çıkarmak.

İslam hukukunun felsefesi, hayatın her alanını kapsayan kapsamlı bir sistem sunmaktır. Hukuk, ahlak ve din iç içedir. Amaç, Allah'ın rızasını kazanmak ve dünyada adaleti sağlamaktır. Hükümler, genellikle genel prensipler halinde konulur ve detaylar fıkıh bilginlerinin yorumlarına (ictihad) bırakılır.

Türkiye Hukuku: Türkiye'de uygulanan hukuk, pozitif hukuk sistemine dayanır. Kaynağını şunlardan alır:

  • Kanunlar: Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından çıkarılan yazılı metinler.

  • Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri, Yönetmelikler: İdari düzenlemeler.

  • Uluslararası Antlaşmalar: Usulüne göre yürürlüğe konmuş uluslararası sözleşmeler.

  • Yargı Kararları (İçtihat): Özellikle Yargıtay ve Danıştay gibi yüksek mahkemelerin kararları, uygulamada yol gösterici niteliktedir.

  • Örf ve Âdet Hukuku: Yazılı kaynaklarda hüküm bulunmayan durumlarda, sınırlı da olsa başvurulabilen geleneksel kurallar.

Türkiye hukukunun felsefesi, seküler ve laik bir devlete uygun olarak, din ve devlet işlerinin ayrılığı ilkesine dayanır. Hukuk, bireylerin ve toplumun menfaatlerini gözeterek, yazılı kurallar bütünü aracılığıyla düzeni sağlamayı hedefler.


Karşılaştırmalı Alanlar

1. Aile Hukuku:

  • İslam Hukuku: Aile hukuku, tamamen dini esaslara dayanır. Evlilik, boşanma, miras gibi konularda Kur'an ve Sünnet'ten türetilmiş kurallar uygulanır. Örneğin, çok eşlilik (erkekler için) belirli şartlar altında caiz görülür; miras taksiminde erkek ve kadının hisseleri farklılık gösterebilir.

  • Türkiye Hukuku: 1926 yılında yürürlüğe giren ve daha sonra yenilenen Türk Medeni Kanunu, tamamen laik esaslara dayanır. Evlilik, tek eşliliğe dayanır. Boşanma, medeni kanunda belirtilen sebeplerle gerçekleşir. Miras taksimi, cinsiyet ayrımı gözetmeksizin eşitlik ilkesine göre yapılır.

2. Ceza Hukuku:

  • İslam Hukuku: Suçlar ve cezalar (had, kısas, tazir) Kur'an ve Sünnet'te belirtilen hükümlere göre düzenlenir. Örneğin, hırsızlık, zina gibi suçlar için belirli cezalar öngörülür. Amacı, caydırıcılık ve toplumun ahlaki düzenini korumaktır.

  • Türkiye Hukuku: Türk Ceza Kanunu, laik ve modern ceza hukuku prensiplerine göre oluşturulmuştur. Suçların tanımı ve cezaları kanunla belirlenir (kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi). Cezaların amacı, suçluyu ıslah etmek, toplumu korumak ve caydırıcılık sağlamaktır. İslam hukukundaki gibi recm veya el kesme gibi cezalar Türkiye hukukunda yer almaz.

3. Borçlar ve Ticaret Hukuku:

  • İslam Hukuku: Ticari ilişkilerde faizin (riba) yasaklanması, garar (aşırı belirsizlik içeren işlemler) ve meysir (kumar) gibi unsurların yasaklanması gibi kendine özgü prensipleri vardır. İslam Bankacılığı ve faizsiz finans ürünleri bu prensiplere dayanır.

  • Türkiye Hukuku: Türk Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu, Kıta Avrupası hukuk sistemlerinden (özellikle İsviçre ve Alman hukukları) esinlenmiştir. Faiz, ticari hayatta yaygın bir uygulamadır. Sözleşme serbestisi ilkesi temeldir.

4. Yargılama ve Yargı Sistemi:

  • İslam Hukuku: Kadılar (hakimler) aracılığıyla adalet sağlanır. Yargılama usulü, delillerin değerlendirilmesi ve şahitlik gibi konularda dini referanslar esastır. Hiyerarşik bir yargı sistemi modern anlamda yoktur, ancak yüksek bilginlerin fetvaları bağlayıcı olabilir.

  • Türkiye Hukuku: Türkiye'de bağımsız ve tarafsız yargı organları bulunur. Adli, idari ve anayasal yargı ayrımı mevcuttur. Mahkemeler, kanunlara göre karar verir ve yargı kararları temyiz edilebilir. Yüksek Mahkemeler (Yargıtay, Danıştay, Anayasa Mahkemesi) içtihatları ile hukukun gelişimine katkıda bulunur.


Geçmişten Gelen Etkileşimler ve Günümüz Türkiye'si

Türkiye'de hukuki dönüşüm (kodifikasyon) 19. yüzyıldan itibaren başlamış, Cumhuriyet dönemiyle birlikte hız kazanmıştır. 1926 yılında Türk Medeni Kanunu'nun kabul edilmesiyle İslam Hukuku'na dayalı Mecelle uygulaması terk edilmiştir. Bu, Türkiye'nin laik ve modern hukuk sistemine geçişindeki en önemli adımlardan biridir.

Ancak, yüzyıllarca süren İslam hukuku uygulamalarının toplum üzerindeki etkisi tamamen ortadan kalkmamıştır:

  • Kültürel ve Sosyal Etkileşim: Toplumun geniş kesimlerinde dini ve ahlaki değerler, hukuki beklentileri ve sosyal normları etkilemeye devam eder. Örneğin, miras taksimi konusunda Medeni Kanun'a rağmen, bazı ailelerde dini esaslara göre paylaşım eğilimleri görülebilir.

  • Dini Kurumlar ve Eğitim: Diyanet İşleri Başkanlığı ve İlahiyat Fakülteleri gibi kurumlar, dini hukukun yorumlanması ve öğretilmesi konusunda faaliyet gösterirler. Bu, hukuk eğitimi alanında olmasa da, dini konularda topluma rehberlik eder.

  • Uyuşmazlık Çözüm Yolları: Bazı anlaşmazlıklarda, resmi hukuki yollar yerine arabuluculuk veya dini liderlerin devreye girmesi gibi geleneksel yöntemler de başvurulabilir.


Sonuç

İslam Hukuku ve Türkiye'de uygulanan hukuk sistemi, kaynak, felsefe, kapsam ve uygulama açısından temel farklılıklar gösterir. Türkiye, hukukun laikleşmesi ve modernleşmesi yolunda önemli adımlar atmış, dini esaslara dayalı bir hukuk sisteminden tamamen ayrılmıştır. Bu ayrım, devletin seküler yapısının ve vatandaşlar arasında din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin eşitliğin sağlanmasının bir gereği olarak benimsenmiştir.

Günümüz Türkiye'sinde hukuk, tamamen yazılı kanunlara ve yargı kararlarına dayanırken, İslam hukuku daha çok bireysel inançların ve ahlaki değerlerin şekillendirdiği bir alan olarak varlığını sürdürmektedir. Bu iki sistem arasındaki ayrım, Türkiye'nin modern bir ulus devlet olarak gelişiminin ve hukukun üstünlüğü ilkesinin temel taşlarından birini oluşturur.

Yorumlar (0)